DABATEM – DAVRANIŞ BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ

Savaş ve işkence travmasının tedavisi

DABATEM, Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkelerinden Türkiye’ye gelen savaş, işkence ve cinsel tecavüz travmasına maruz kalmış sığınmacı ve mültecilerde ortaya çıkan Travma Sonrası Stres Hastalığı’nda (TSSH) Kontrol Odaklı Davranış Tedavisi’nin etkisine yönelik bir klinik çalışmayı tamamlamıştır (daha ayrıntılı bilgi için bkz. Başoğlu, 2022). Bu çalışmanın amacı, tedavide anlamlı klinik iyileşmenin ortaya çıkması için gereken seans sayısını saptamak olduğundan çalışmaya katılanlar seans sayısı önceden belirlenmemiş bir tedavi programına alındı ve iyileşmenin ortaya çıktığı aşamada tedaviye son verildi.

Vaka grubu mültecilere yardım örgütleri tarafından DABATEM’e tedavi için gönderilenler arasından TSSH tanısı alanların sırayla çalışmaya alınması ile oluştu. Tedaviyi tamamlayan 60 vakanın %47’si Demokratik Kongo Cumhuriyeti’den, %18’i diğer Afrika ülkelerinden, %27’si Irak’tan ve %8’i diğer Ortadoğu ve Asya ülkelerinden gelmişlerdi. En sıklıkla bildirilen travmatik olaylar arasında savaş sırasında çeşitli şiddet olaylarına tanık olma, bombalama olaylarına maruz kalma, toplu cinsel saldırı (%37) ve işkence (%32) bulunmaktaydı. Vakaların %57’si kadın ve ortalama yaş 25 (standard sapma 10) idi. Yüzde 47’sinin okuma yazması yoktu veya sadece ilkokul eğitimi vardı.  Sadece psikotik vakalar çalışmadan dışlandı. Çalışmaya katılanların hiçbiri travmatik stres sorunları için herhangi bir ilaç kullanmıyordu ve tedavide hiçbir psikotrop ilaç kullanılmadı.

Kontrol grubu kullanılmayan çalışmada, 25 vaka üzerinde 3 hafta aralıklarla toplam iki kez başlangıç değerlendirmesi yapıldı ve değerlendirmeler arasında tedavi uygulanmayarak zaman, terapist ve değerlendirme gibi etkenlerin olası iyileştirici etkileri incelendi (single-case multiple baseline experimental design). İkinci değerlendirme bulguları vakaların tedavi almadıkları dönemde travmatik stres ve depresyon belirtilerinde anlamlı bir azalma olmadığını gösterdi. Bu bulgu, zaman, terapist ve değerlendirme görüşmesi gibi etkenlerin travmatik stres belirtileri üzerinde iyileştirici etkisi olmadığını ortaya koyarak tedavi ile gözlenen iyileşmenin tedavinin özgül etkilerinden kaynaklandığını göstermekteydi.

Tedavi alan 60 vakanın TSSH ve depresyon belirtilerinde ortalama 6.4 seans sonunda, sırasıyla, %85 ve %83 oranında iyileşme olduğu görüldü. 60 vakadan 56’sı (%93) tedavi sonunda Genel İyileşme Ölçeği üzerinde kendini “iyileştim / Çok iyileştim” olarak belirtti. Bu iyileşme derecesi TSSH belirtilerinde işkence görmüş vakalarda %81, işkence görmemiş vakalarda ise %82 azalmaya karşılık gelmekteydi. Dört vaka kendini “Biraz iyileştim” şeklinde değerlendirmekle birlikte, TSSH skorlarında %71 azalma olduğu görülmekteydi.

Klinisyen Tarafından Uygulanan TSSH Ölçeği (Clinician-Administered PTSD Scale – CAPS) toplam skorları vakaların %70’inde 20’nin altında (hemen hemen tamamen iyileşme), %27’sinde 20 ile 39 arasında (hafif, eşikaltı TSSH), %3’ünde ise (2 vakada) 40 ile 59 arasında (orta derecede şiddetli TSSH) bulundu. Bu bulgular vakaların %97’sinin tedavi sonunda hemen hemen asemptomatik olduğu veya hafif TSSH belirtileri gösterdiği anlamına gelmekteydi. Tedavi sonunda vakaların işlevselliğini (end-state functioning) ölçmek için kullanılan bu ölçek üzerindeki skorların düşmesi ile travmanın sosyal, mesleki ve ailesel işlevleri üzerindeki olumsuz etkilerinde azalma arasnda yüksek korelasyon bulunmaktadır. Bu iyilik halinin tedavi sonrası yapılan takip görüşmelerinde uzun süre korunduğu görüldü. Bu bulgular savaş, işkence ve tecavüz travmalarında tedavinin etkili olduğunu gösterdiği gibi, mülteci olmanın getirdiği zor yaşam koşullarında bile tedavinin mümkün olduğunu göstermektedir.

Dünyanın birçok ülkesinde savaş ve işkence mağdurlarının tedavisi amacıyla kurulmuş olan rehabilitasyon merkezlerinin genellikle 1 yıldan daha uzun (ve dolayısıyla yüksek maliyetli) programlar uyguladıkları düşünüldüğünde, ortalama 6 seanslık bir tedavinin “kısa süreli” tedavi niteliği taşıdığı daha iyi anlaşılabilir. Elimizdeki veriler tedavinin daha da kısa bir sürede (örneğin, 1-3 seansta) verilebileceğini düşündürmektedir. Kontrol Odaklı Davranış Tedavisi’nin, deprem travmasının tedavisinde olduğu gibi, yalnızca kendine yardım yöntemi ile uygulandığında bile travmatik stresi azaltabileceği düşünülmüştür. Bu konu DABATEM’in gelecekteki çalışmalarıyla incelenecektir.